Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye Sert Eleştirilerde Bulundu

Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, Şehit Aileleri Federasyonu’nda yapılan basın toplantısında, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ve Demokrat Parti (DEM) Heyeti’nin İmrali ziyaretine kadar uzanan süreci sert bir dille eleştirdi. Yaycı, İmralı’daki PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, “barış elçisi” gibi gösterilmesini ve siyasi bir aktör olarak muhatap alınmasını büyük bir endişeyle izlediğini belirterek, “İmralı’daki cani terörist başının 25 yıldır bulunduğu hapishanede barış elçisi gibi gösterilerek bir siyasi aktörmüş gibi muhatap alınmasını ibretle izliyoruz” dedi.

Yaycı’nın Açıklamalarına Destek Verenler Arasında Eski Milletvekilleri de Var

Toplantıya, Yaycı’nın yanı sıra Eski MHP Milletvekili Ali Uzunırmak, Eski İYİ Parti Milletvekili Fahrettin Yokuş ve birçok şehit ailesi katıldı. Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına sert bir tepki gösterdi. Köse, “Sözde milliyetçi olarak geçinen Devlet Bahçeli’nin açıklaması bardağı taşıran son damla olmuştur” diyerek, “Devlet Bahçeli’ye sormak istiyoruz. Örgütün başında yıllardır olmayan bir adamın sözü geçecek mi? Türkiye’yi bu hale getirenler utansın. Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Kürt-Türk zaten kardeştir. Misak-ı Milli sınırlarında yaşayan herkes Türk’tür” şeklinde konuştu.

Yaycı, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın cezaevinden çıkabileceğine dair yapılan tartışmaları da sert bir şekilde eleştirdi. “Terör örgütü elebaşı, ‘umut hakkı’ adı altında cezaevinden çıkacak mı?” sorusuna yanıt veren Yaycı, bu tür tartışmaların bir hukuk ihlali olduğunu vurguladı. Yaycı, “Bu, hukuk adına kabul edilemez bir durumdur ve terörle mücadelenin zayıflaması anlamına gelir” dedi.

Yaycı’nın Vurguları

”Vatan haininin ev hapsine çıkarılmasını ve hatta affedilmesini konuşulması yüreğimize hançer gibi saplanıyor”

”Şehit Aileleri federasyonu başkanlığında sizinle son gelişmelere ilişkin düşüncelerimizi paylaşma ihtiyacını hissettik. İmralı’daki cani terörist başının 25 yıldır bulunduğu hapishanede barış elçisi gibi gösterilerek bir siyasi aktörmüş gibi muhatap alınmasını ibretle izliyoruz. Vatan haininin ev hapsine çıkarılmasını ve hatta affedilmesini konuşulması yüreğimize hançer gibi saplanıyor. Bunların en güvendiklerimiz tarafından konuşulması ise yüreğimize saplanan hançerin içimizi kanatmasına neden oluyor. Biz sizin için milyonlarca oy sağlayamayabiliriz ama devlete, devlet uğruna evlatlarını veren bir yüreğimiz var. Devlet olmaz ise siyaset de olmazdı.

”Terör örgütü liderinin bir siyasi çözüm aktörü olarak gösterilmesi, mevcut hukuki normların da açıkça ihlalidir”

Bebek katilinin hapisten çıkarmak uğruna şehitler verdiğimiz devletimize şartlar koşması kabul ve tahammül edilebilir değildir. Türk ceza hukukuna göre, terör örgütü kuran ve terör faaliyetlerinin liderliğini yapan bir kişi, en ağır cezalarla yargılanır ve terörist statüsü tartışmaya kapalıdır. Bu bağlamda, terör örgütü liderinin bir siyasi çözüm aktörü olarak gösterilmesi, mevcut hukuki normların da açıkça ihlalidir. Bir devletin egemenliği, suçlunun affı ya da suçun görmezden gelinmesi üzerine değil, hukukun üstünlüğüne ve kanunların her vatandaşa eşit uygulanmasına dayalı bir adalet anlayışı ile korunur.

”Bu teröristlerin isteklerine prim vermemelidir”

Terörist liderin, bebek katilinin bizlere hapisten parmak sallamasına izin verilmesine tüm Türk vatandaşlarının meşru zeminde karşı çıkacağını umuyoruz. Bu durum çerçevesinde; “Vatanını, milletini, devletini, bayrağını seven iktidardan veya muhalefetten herkesi bu gidişata dur demeye çağırıyoruz.” Meclis içindeki ve dışındaki partiler, sivil toplum kuruluşları herkes bu konuda uyanık olmalı ve tek ses olmalıdır. İktidar partisi ve ana muhalefet partisi dahil, herkes milli bir birlik oluşturarak, bu teröristlerin isteklerine prim vermemelidir. Türkiye’nin üniter yapısı, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü kararlılık içerisinde savunulmalıdır. Atatürk’ün tarif ettiği üzere, “Türkiye de halklar yok tek halk vardır, o da ‘Türk Milletidir’ esasına göre davranılmalıdır.”